Ana Sayfa

 

MECHUL  -  MECHULUN

 

 

Bilinmeyen manasında ism-i mef'ul olan mechul tabiri, Hadis ıstılahı olarak iki ayrı yerde kullanılır.

 

Bunlardan birincisi gerek kimliği gerekse adalet durumu bilinmeyen raviye denir. El-Hatibul Bağdadiye göre, muhaddisler nazarında kendisi ilim talebiyle meşhur olmayan, hadis alimlerinin tanımadığı, hadisleri sadece bir tek ravi cihetinden bilinen kimsedir. Söz gelimi Amr b. Zimur, Cebbaru'l-Tai, Abdullah b. Eğari'l-Hamedani, Haysem b. Haneş, Malik b. Eğar, Sa'id b. Zi-Huddan, Kays b. Kerkem, Hamr b. Malik mechuldürler; zira bütün bu zatlardan Ebu İshak es-Sebi'iden başka hadis rivayet eden olmamıştır. Aynı şekilde Sem'an b. Müşennec, el-Hezhaz b. Müzen de mechullerdendir.  Bunların da eş-Şa'biden başka ravileri olduğu bilinmemektedir. Bekr b. Karvaş, Hallam b. Cezel de Ebu't-Tüfeyl Amr b. Vasile'den başka ravileri olmadığından mechuldürler. Yezid b. Suhaym'dan, Hilas b. Amr'dan, Ceri b. Kuleyb'den Katade b. Diame'den başka rivayette bulunan olmamoştır. (Kifaye, 149,50)  Bu sebeple onlarda mechuldürler.

 

Görülüyorki muhaddislere göre bir ravinin kendisinden rivayette bulunan bir tek ravisinin olması onun machul kabul edilmesi için yeterli sebeptir.

 

Yine el-Hatibu'l-Bağdadiye göre böyle mechul ravilerden cehaletin kalkmasının asgari şartı, Hadis ilminde şöhret yapmış iki ve daha fazla ravinin  kendisinden rivayette bulunmasıdır. Nitekim Muhammed b. Yahya, ''bir ravi'den iki kişi rivayette bulunursa ondan cehalet kalkar'' demiştir. Şu da var ki, mechul bir ravi'den iki kişinin rivayette bulunması halinde o ravi mechul olmaktan çıkarsa da cehaletten çıkmakla adalet hükmü sabit olmaz. (Kifaye, 150).

 

Bununla beraber el-Hatib'in devam ederek kaydettiğine bakılırsa aksine kail olanlar, yani iki ravinin rivayette bulunmasıyla cehaletten kurtulan ravinin adaletinin sabit olacağı görüşünde olanlar da vardır. Bu görüşte olanlar, bir raviden adaleti bilinen birinin rivayette bulunmasının onun adaletine hükmetmek olacağı görüşünden hareket etmişlerdir. Bu görüşün batıl olduğuna şüphe yoktur, zira adil olduğu bilinen ravi'nin hadis rivayet ettiği kimsenin adaletli olup olmadığını bilmemesi imkan dahilindedir. Buna göre ondan rivayette bulunmuş olması onun adaletine hükmetmek sayılamıyacağı gibi sadık olduğunu haber vermek manasına da gelmez. Aksine ondan çeşitli maksatlarla rivayette bulunmuş olabilir. Nasıl olmasın ki sika ve adil hadisçilerden bir gurup kimi şeyhlerden öyle hadisler rivayet etmişlerdirki, bunların bir kısmını naklederken durumlarının memnuniyet verici olmadığını bildikleri halde hallerini söylemekten çekinmişlerdir, bir kısmında da rivayette yalan söylediklerine, görüşlerinin ve tuttukları yolun bozuk olduğuna şahitlik etmişlerdir. (Kifaye,150)

 

Şu hale göre adil bir ravinin machul'den hadis rivayet etmiş olmasını onun adaletine hükmetmek için yeterli sebep olarak görmeye imkan yoktur.  

 

Bir rivayette münferid kalan, rivayetleri diğer bir tarikten kuvvet bulmayan mechul üç kısımdır. Birincisi adaleti mechul olanlardır ki bunlara MECHULU'L-ADALE denir. Adaleti mechul olan ravinin hadisi ile ihticac edilmez.

 

İkincisi zahiren adalet sahibi oldukları halde batınen adaleti mechul olanlardır. Bunlara da MECHULU'L-HAL veya MESTUR adı verilir.

 

Üçüncüsü ise kendisinden rivayette bulunan tak ravi'den başka hiçbir muhaddis tarafından tanınmayanlardır. Böylelerine de MECHULU'L-AYN veya MECHULU'Z-ZAT denir.

 

Mechulün ilk kısmının hadisleri ile amel edilmeyeceği konusunda alimler ittifak halindedir. Mechulün kalan 2. ve 3. kısmının rivayetlerinin kabul edilmesi hususunda ise ihtilaf vardır. Bu manada mechulün karşılığı bazı hadis alimlerine göre MA'RUF 'tur.

 

İkinci olarak 'mechulun' cerh lafızlarındandır ve cerh'in üçüncü mertebesine delalet eder. Hakkında 'mechulun' denilen raviler büsbütün terkedilmez. Hadisleri İ'tibar için yazılırsa da ihticac'a yarar değildirler.